9 Ekim 2009 Cuma

İmkansız Bir Aşkın “Uzak İhtimal”i

“Uzak İhtimal” Mahmut Fazıl Coşkun’un ilk uzun metraj çalışması olmasına rağmen ne anlatmak istediğini başarıyla yansıtabilen bir yapım. Film Uluslararası Rotterdam Film Festivalinden alınan “En İyi Film” ödülüyle birlikte pek çok festivalden ödülle dönmüş ve eleştirmenler tarafından oldukça beğenilmiş.

İnsan söyledikleriyle değil, sakladıklarıyla insandır.
Albert Camus


Film başladığında, ağır akışı başta beni epey korkuttu. Ancak daha sonra arka fonun sessizliği, diyalogların azlığı, imkansız aşkın hüznü filmin içine çekti beni.




Filmin sitesinden bir alıntı ile film hakkında bilgi vermek gerekirse; Müezzinlik yapan Musa’nın ataması İstanbul Galata’da bir camiye çıkınca, genç müezzin hayatında ilk kez İstanbul’a gelir. Musa caminin lojman olarak kullandığı daireye yerleşir. Yanı başındaki dairede Rahibe Anna ve onun bakımıyla ilgilenen Clara yaşamaktadır. Kiliseyle evi arasında daracık bir hayata sıkışmış Clara’yla İstanbul’da yeni bir hayata başlayan Musa’nın karşılaşması ilginç ve bir o kadar da sıcak bir duygunun ortaya çıkmasına neden olur. Clara’nın sürekli gittiği kilisede, Musa ve sahaf Yakup Demir’in karşılaşması da başka bir hikayeyi doğurur. Clara, müezzin Musa ve sahaf Yakup Bey’in hayatı kesişince küçük insan öyküleri eşliğinde sürprizler ortaya çıkar…

Din olgusunun sadece fon olarak kullanıldığı filmde, kesinlikle dini anlamda bir yön gösterme veya dayatma çabası yok. Naif bir dili var filmin. Hatta üç karakterin sırları üzerine kurulu, söylemedikleri ile yaşadıkları çelişkiler ve çatışmalara anlatıyor. Az da olsa var olan diyalogların samimiyeti, izleyeni Musa ve Clara’nın hayatının içine alıveriyor. 2 yıl süren ve dört kere değişikliğe uğrayan senaryoyu kaleme alanların hakkını vermek gerekiyor.

Film “Uluslararası Rotterdam Film Festivali”ne katılan ilk ve tek Türk filmi… Bir arkadaşım Facebook status’une “Nadir’in oyunculuğunu görebilmeniz için en yakın ihtimal” yazmıştı. Gerçekten de öyle. Söze, dile getirmediği hislerini, bakış, mimik ve jestleri ile anlatabilen nadir oyunculardan.




Benim kafama takılan soru şu oldu; acaba filmde “imkansızlık” üzerine kurulu çatışmalara daha detaylı yer verilmeli miydi? Bu ilk başta filmden uzaklaştırdı beni. Ancak birkaç gün geçince, sanırım biraz sindirdim ki, filmdeki sırların, söylenmeyenlerin varoluşuyla, beni rahatsız eden, izlerken aradığım detayların olmamasının bir bütünlük sağladığını fark ettim.

Film, iki kere başvurulmuş dublaj sahneleri dışında ses açısından başarılı. Ancak dublaj sahnelerinde yama hissi oluşmuş. Neden öyle bir şeye gerek duymuşlar merak ettim doğrusu.

Güzel veya kötü, fark etmez. Adından bolca bahsedilecek bir yapım. Ülkemizde gişe rekoru kırma ihtimali uzak da olsa.

Bu yazı sinema.com'da yayınlandı.

0 comments:

  © Blogger template 'Minimalist E' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP