21 Mayıs 2008 Çarşamba

amsterdam

- işte abi, yemin ederim, civcivler böyle yaşıyo...
- onlar kuş beyinli
- biz de olabiliriz, kuş beyinli olunca noluyor ki herkesin beyni kendine
- ben onrların, böyle olduğuna inanmıyorum.
-neden inanmıyorsun?
- çünkü...

- yemek
- hahaha... acıkmadım.
- hiç mi? du bi bak bakiim. acıkmamız gerekiyor mu peki? saate mi baksak acaba. a! nolur saate baksak acaba?
- öyle olmaz öyle olmaz. şöyle ki eğer normal şartlarda 7de kalkan biri olsaydın 12de acıkman gerekirdi. saatler buna göre kurulmuş. o yüzden saatle ilgilenmiyoruz. o sebeple sen bak acıktıysan acıkmışsındır.
- neden o ilk açıklamayı yaptın o zaman?
- çünkü sen saate mi baksak dedin?
- ama sen o ilk açıklamayı neden yaptın?
- neden saate mi baksak dedin? onu söyle ben de açıklamamı bağlayayım.
- bana bir şeyleri anlatmaya çalışma ben her şeyi anlıyorum zaten.
- ben da her şeyi anlıyorum. çünkü sen açsın ben aç değilim. ama...
- gene bir ama...
- sen şimdi yiyince bana çok güzel kokacak.
- bir şey alıp beraber niye yiyemiyoruz? ben paylaşımcıyım.
- tamam öyle yapalım. bir şey alıp beraber yiyelim ama ne alıcaz?
- bir menü görmemiz gerekiyor. çok zorlaşıyor.



- hayır oraya bakmıyorum.
- nereye bakıyorsun gene
- şapkamın iç tarafında bir pırıltı var. kafamı oynattıkça o da oynuyor. çünkü ışığın yönü değişiyor ya...
- anlıyorum.

- ah ben de bir yapabilsem...
- seni düşünelim.
- lütfen... yalvarıyorum!
- konuşmakla alakalı,
- ya öyle değil. öyle değil!

- onu saklar mısın?
- onu ben saklıyorum zaten. ama eksik bir parça var.
- bunu dene olur mu?
- bakiim... olur olur...
- beğendin mi peki?
- çok değil ama şimdilik idare eder.
- peki başkaları önerince beğenebiliyor musun?
- tabi ki!
- anlamayacağım abi baya anlamayacağım.
- neyi anlamayacaksın.
- kadınla konuşurken olabilecek diyaloglar aklıma geliyor.
- bence birisinin masasını gösterip onu isteyelim. ben şunu istiyorum.

- niye öyle bir garip yess... ve aaa... dedi.
- öyle dedi ve eklem kesmeye gitti.
- hmm.. ama öyle olur ya. önce başka bir görevi vardır. önce onu yapar. mesela biz üçüncüyüzdür. bize o zaman sıra gelir. beyin öyle çalışır ya.
- nasıl çalışır?
- bir sıralamayla. kızın da işinin bir sırası var.
- ama niye olmuyor...
- sorun ne anlamadım.
- sorun. kız bize menüyü getirmeyecek mi? ya da şu an bizim kafamız şöyle çalışıyor ya. menü diyoruz menüye yöneliyoruz.
- hemen olması gerekiyordu yani.

- oğuz atay'ın sevgilisi var ya
- bilmiyorum
- hani var ya
- bilmiyorum
- oğuz atay ya
- onu biliyorum sevgilisini bilmiyorum
- haa var... o diyorki, oğuz atay için, o hep nesnelerle iletişim kurardı. onu çok iyi anlayabiliyorum. o bunu nasıl bu kadar iyi anlamış onu anlayamadım.
- evet.

0 comments:

  © Blogger template 'Minimalist E' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP