4 Aralık 2008 Perşembe

dolduramıyorum, doluyor. boşaltamıyorum.

Yeni sayfalar açıp duruyorum. Bir şey yazmayı da ummuyorum. Sadece doldurmam gereken sayfaların birikmesini sağlıyorum. Sadece bakarak da dolmuyor sayfalar. Baktıkça eskitiyorum, sanki bir yenisi gelince dolabilecekmiş gibi yenisini açıyorum. Doldurmadığım bu sayfalarda dolması gereken birer sorumluluk olarak üst üste birikiyorlar.
Onların dolmasının gerçek sorumluluğum olmadığını anlamam biraz güç oluyor.
Dolması gereken sayfalar yüzünden başlıyor her şey. İçim o ilk yarısı karalanmış sayfaları doldurmak istemiyor. Bu sebeple bir yenisi açıp, yeniden başlamanın iye olacağını var sayıyor. Varsayıyorum ama saymakla kalıyorum. Çünkü aynı doldurmama isteği yeni sayfayla birlikte geliyor. Yeni sayfa açınca hissim değişmiyor
Aslında sayfalar da değişmiyor. Ben onlara bir şey yazmadan hepsi birbirinin aynı. Onları farklı kılan, ayrıştıran ve hatta yaratan benim.
Bunu da anlamam o kadar kolay olmuyor.
Zamanında yapmak yerine sürekli dolduruyorum.
Sürekli içime dolduruyorum.
Çünkü ne yazıyorum ne de konuşuyorum.
Doldukça karışıyor, ilk halinden başka bir hale geliyor. Bir tür mutasyon. Benim uğraşamayacağım bir canavar veya yaratık ile karşı karşıyayım. İçimde kendimden güçlü bir şey var. Onu ben yarattım. Ama amacım bu değildi.
Kimsenin amacı, istemediği sonuç olmuyor zaten. Ama o istenmeyen sonuç ihtimali her zaman var.
Bu sebeple mümkünse ve müsaitseniz, sizinle bir ara bir şeyler konuşmak istiyorum.
Gün ve saati belirtirseniz sevinirim.

1 comments:

sade

12 aralık cuma,21:00

  © Blogger template 'Minimalist E' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP